Vilayet Eyalet Büyükşehir
Okunma Sayısı:1464
YAZARLAR - Sinan GÜVENDİ
Eklenme Tarihi:2017-04-27 18:56:39
2013
yılında 13 vilayet daha büyükşehir yapılırken ve büyükşehir belediye sınırları
tüm il sınırları olurken bu konuda iki tane yazı yazmıştım. Madem ki, İstanbul
ve Kocaeli’nde uygulanan bütünşehir (belediye sınırları komple il sınırları
şeklinde) uygulaması başarılı oldu, o zaman 750.000 nüfusa göre, il sayısını 55
lere düşürerek uygulamanın ülke çapında yapılmasının köklü çözüm olacağını
ancak kırsal alanı geniş olan illerde uygulamanın kolay olmayacağını, bu yüzden
orman köyleri ve dağ köylerinin ayrı düşünülmesi gerektiğini yazmıştım. Bana
göre günü birlik hizmet mesafesi temelinde büyükşehir sınırı belirlemenin daha
olumlu sonuçlar doğuracağını belirtmiştim.
Geçenlerde
yine basında il sayısının 119 olacağı, büyükşehir nüfus kriterinin 300.000
olacağı (aslında 300.000 sınırı istisnalar hariç il sınırı olmalıdır), ve 30
ilin daha büyükşehir olacağı yazılmaya başlandı. Yeni nüfus ölçüsü belli ki
kırsal alanı geniş illerin hizmet iletim zorluğundan kaynaklanıyor. Çözüm şekilleri tartışılır belki ama reform
ihtiyacı kuşku götürmez bir gerçek. Dahası sadece büyükşehir olarak da değil,
ilçe ve köy yapılanmalarında bile geniş boyutta reform gerekli.
Ama
asıl önemlisi neye göre 119 olacak?
Ölçü
nedir?
Ya
da bu zamana kadar il yapılan ilçeler neye göre yapıldı?
Amacına
ne derece ulaştı?
Mevcut
duruma bakarsak il olmayı hak eden o kadar çok ilçe var ki, il sayısını 200 e bile
çıkarsanız yetmiyor. Çünkü 60 yıl 70 yıl öncesiyle bu günün Türkiye’si çok
farklı. Bu gün Alanya’nın, Elbistan’ın, Bandırma’nın, Fethiye’nin vb, il olması
gerek ama nüfusu 300.000 in altında kalan diğer iller ne olacak? Köklü çözüm, konunun parlamentoda ve toplumda
detaylı şekilde tartışılarak ülke çapında kalıcı bir reforma gitmektedir.
İster
eğitim, ister sağlık, ister güvenlik, isterse ulaşım iletişim açısından bakın; birçok
alanda idari reform gerekliliği açıktır. Şimdiye kadar sağlıklı sonuç
alınamamasının nedeni de olaya bir bütün olarak bakılamamasındandır. Elbette
temel unsur liyakattır. Düşünce üretemeyen, plan yapamayan, sorun tespit
edemeyen, gününü doldurmaya çalışan bürokrasinin ülkeye katacağı pek bir şey
olmadığı açıktır.
İlçe
belediyelerinin ana kente bağlanması, sabit maliyetleri düşürerek, daha güçlü
hizmet imkanı yaratır. İlin tamamında imar uygulamasının tek elden yürütülmesi,
yerel yönetimlerin güçlendirilmesi, zayıf bütçeli belde ya da ilçelerin
anakentten destek almaları, il ve ilçe merkezleri arasında ulaşımı tek elden
disipline etmek kuşkusuz verimli uygulamalardır. Ancak, iki il arasındaki
mesafe 40 km iken, bir ilin kendi ilçesi ile arasındaki mesafe 220 km olunca
yapılan işin bir ayağı havada kalıyor.
Yani
bunlara çözüm bulmak gerekiyor.
Yani
tek tek yapılan uygulamalar yerine bütünü ele almak gerekmezmi?
Konuya
Giresun özelinde bakarsak, Giresun belediyesi 185 km mesafedeki Çamoluk’a nasıl
hizmet götürecek? Pekiyi uygulama yapmazdan önce Çamoluk’u Erzincan’a bağlamak
ve ya Kelkit vadisinde yeni bir il merkezi oluşturmak daha rasyonel değil mi? Aynı
şekilde Mersin Anamur arası, Antalya Alanya arası ve ya Muğla Seydikemer arasını
örnek verebiliriz.
Eğer mutlaka bütünşehir uygulaması
olacak ise, il ve ilçelerin mesafe ve nüfus bazında, sayılarını ve sınırlarını da
yeniden belirlemek gerekiyor. Nüfus, coğrafya ve günübirlik hizmet iletimi
ölçülerinin temel olarak ele alınması gerekiyor.
İster
arası yakın olan veya ekonomisi zayıf olan illeri birleştirin (65 civarı),
ister nüfus ve mesafeye göre il sayısını artırın (90 - 100 civarı), burada
önemli olan makul bir standart yakalamaktır. Yani her iki durumda da birtakım
illeri birleştirerek veya genişleterek ya da anakente uzak fakat yüksek nüfus
potansiyeline sahip yerleşimleri il statüsüne yükselterek güçlü yerel
yönetimler oluşturmak gerekiyor (köylerin statüsü hariç).
Anadolu’da
halen en önemli sorunlardan biri ulaşımdır. Çünkü coğrafya çetindir. Bu anlamda
karayolları bölge müdürlüğü yerine il müdürlüğü şeklinde örgütlenmesi özellikle
yerel ulaşımda grup yollarının yeniden belirlenmesi ve karayolları il
müdürlüklerinin sorumluluğunun artırılması da, il özel idarelerine duyulan
gereksinimi büyük ölçüde ortadan kaldıracaktır. Dahası istisnalar hariç (hizmet
anlamında) bütün bölge müdürlüklerinin yerine il müdürlükleri vilayete bağlı
olarak hizmet verebilir.
Aslında
2013 deki büyükşehir yasasından hemen sonra hükümet bazı illerin
birleştirilmesi (Kütahya-Uşak, Isparta-Burdur, Zonguldak-Bartın vs) gerektiğini
dillendirmeye başladı ama siyasi baskı yüzünden hızla geri adım atmak zorunda
kaldılar. Çünkü siyasi kaygıyla yapılan girişimlerdi ve bu şekilde adım atma
olanağı yoktu, yapılması gereken mecliste oluşturulacak mutabakat ile güçlü il
yapılanmasına ve yerel kalkınmaya toplumu ikna etmekti.
1-Eğer
illerin azaltılması temelinde düşünürsek, ilçe merkezlerini günübirlik hizmet
mesafesine göre bitişik köyleri mahalle yapıp, daha da genişletebilirsiniz.
Nüfusu ve coğrafya ölçüsüyle ilçe sayısını artırmak da hizmet iletimini
kolaylaştırabilir. Dolayısıyla bu insanlar da kendilerine hizmet edecek yerel
yöneticilerini seçerler. Yani köylerin ilçe yöneticilerini, ilçe merkezlerinin
de büyükşehir yöneticilerini seçmesi hizmet alım kriterine daha uygundur.
İl
özel idareleri kaldırılsa bile ki, kaldırılması doğrudur, ilçe belediyesi eski
statüsü korunarak köylerden sorumlu olabilir ve gücünün yetmediği durumlarda da
anakentten yardım talep edebilir.
2-Eğer
hizmet mesafesine göre 90-100 civarı il olursa sorun yok zaten. Çünkü mesafe
sorunu ortadan kalkıyor.
-Bütünşehir
konusunu ele alırken sadece 750.000 nüfus kriterine bakmak da yeterli olmadı
ki, 300.000 sınırı konuşulmaya başlandı. Çünkü ülke çapında uygulanabilirliği
yoktu. Fakat nüfusu 300.000 in altında kalan 23 il ne olacak?
-Geçmiş
dönemlerde gerek duyularak (?) il yapılan ilçeler siyasi kararların kurbanı
olmuş ve hedefine ulaşamamıştır.
-Geldiğimiz
noktada hükümet Şırnak ve Hakkari il merkezlerinin yerleşime uygun olmadığı
gerekçesiyle değiştirilmesini, Şırnak il merkezinin Cizre’ye, Hakkari il
merkezinin Yüksekova’ya alınmasını meclise taşıdı. Bu doğru bir uygulamaydı ve
bu şekilde iki il de daha fazla güçlenebilirdi fakat yine geri adım atıldı,
Cizre ve Yüksekova il merkezi olması için daha uygun alanlara sahip iken, hükümetin
bunu güvenlik gerekçesiyle ele alması yine geçici çözüm anlamına geldi.
Dönüp
Karadeniz bölgesine bakarsak, Gümüşhane ile Artvin’in Şırnak’tan ne farkı var?
Bu illerimizde de şehirleşme alanları dar olduğundan ve ekonomik olarak
büyüyemedikleri için insanımız memleketini terk edip gidiyor. Ve bu iller
ekonomik olarak komşu illerin gölgesinden kurtulamıyor. Oysa Gümüşhane’de
yapacağınız 1 km yol maliyetine, Kelkit’te (veya Köse’de) en az 10 km yol
yapabilirsiniz çünkü Gümüşhane’de 1 metre yola 3 metre duvar yapmanız gerekiyor.
-Bazı
illerin merkez ilçelerinin yeniden belirlenmesini şehirleşme konusunda uzman
kişilerin tartışması gerektiği muhakkak.
-Anadolu’daki
diğer bir ulaşım konusu da yerel ulaşımdır. Toplu taşıma bir kamu hizmeti
olması gerekirken ve metropol (veya büyükşehir) şehirlerde öyle iken,
Anadolu’da iş kapısı haline gelmiştir. Hane halkı harcamalarında bu gün ulaşım
Türkiye çapında üçüncü sıradadır, Anadolu’da düşünürseniz inanıyorum daha da
önde. Birbirine yakın olan iki ilçe merkezi ya da ilçe ile il merkezi
(büyükşehirler hariç) toplu taşıma problemi yüzünden birbirlerinin potansiyellerinden
yararlanamamaktadırlar. Böyle olunca da büyükşehirler cazip hale geliyor ve
yurttaşları büyükşehirlere göçü kaçınılmaz oluyor. Gönül istiyor ki, nüfusu
yoğun bölgelerde yerel ulaşım büyük ölçüde raylı sisteme dönüştürülsün. Örneğin
İskenderun-Osmaniye-Adana-Mersin-Silifke, örneğin doğu Karadeniz sahili,
örneğin Ereğli-Zonguldan-Bartın arası vs.
-Eğer
bir şehir il merkezi yapılacak ise önce o kenti ekonomik olarak kalkındırmak ya
da nasıl kalkınacağını belirlemek gerekiyor. 3 memur maaşıyla ya da yüksek okul
yaparak bir kentin kalkındırılamayacağı da açık şekilde görülmüştür. Anadolu’yu
İstanbul’a taşımak yerine, Niğde’de, Kelkit’te sanayi kentleri kurmak daha
dengeli bir kalkınma sağlamaz mı?
-Ara
ara bir yerlerden eyalet sistemi ortaya atılıyor, bazen de büyükşehir modeliyle
iç içe geçiyor. Daha önce de altını çizdiğim gibi, Eyalet sistemi Türkiye’nin
nicel ve nitel şartlarına uygun değildir. İster ekonomik açıdan bakın ister
coğrafi açıdan bakın ister hizmet dağıtımı veya sosyal açıdan bakın,
uygulanabilirliği yoktur. Anadolu coğrafyası dağlıktır, dolayısıyla Anadolu’nun
her yerinde karayolu ile bölge merkezine gitmek yerine havayolu ile Ankara’ya
gitmek daha cazip ve kolaydır. Siyasi yönden ele alırsak da, etnik, ekonomik ve
inançsal farklılıkları körüklemekten başka bir işe yaramayacaktır. Günlük
hizmetlerin yerele devri elbette demokrasiyi güçlendirir ama eğitim sağlık
güvenlik altyapı vb temel hizmetlerin eşit şekilde merkezi hükümet tarafından
verilmesi, ekonomik ve coğrafi bir zorunluluktur.
-Bu
gün 300.000 nüfusun altında 23 tane il olması, bu illerin üniversite,
havalimanı, osb, vs konularda rekabet etmesi ve siyasi baskı içine girmesi
vakit kaybından başka bir şey değil. Fakat çözüm; tek tek ilçeleri veya
şehirleri ele almak yerine, ülkeyi bir bütün olarak ele alıp, en az yüz yıllık
bir reforma gitmektedir. Konu sadece il ya da ilçe yapılanmasında değil.
Devletin yapacağı eğitim, sağlık, güvenlik, ulaşım, tarım, sanayi vs,
politikaları da bu temelde şekillenecektir.
***
Yukarıdaki
gerçekleri üst üste koyduğumuzda,
-Batıda
nüfus ve doğuda coğrafya dengesini mümkün ölçüde sağlayarak, nüfus, coğrafya ve
ekonomiyi örtüştürmek gerekiyor (ulaşımdan kasıt, vatandaşın il’e ulaşımından
ziyade devletin yapacağı hizmetlerde vatandaşa ulaşımıdır). Bu dengelemenin
sonunda il yapılanması kolay hizmet akışı temelinde 90-100 arası olarak ortaya
çıkmaktadır. Bu şekilde:
-Bazı
illerin il merkezleri kentleşme ve hizmet dağıtımı, özellikle de ulaşım
açısından değiştirilebilir. Dahası değiştirilmelidir.
-Tüm
hava, kara ve demiryolu ulaşımları buna göre uzun vadeli planlanabilir.
-Yüksek
öğretim ve Meslek okulları buna göre yeniden yapılandırılabilir.
-Lokal
ulaşım yani birbirine yakın il ve ilçe merkezleri ya da birleştirilen il
merkezleri arası raylı sistemle birbirine bağlanarak, birbirlerinin
potansiyellerinden faydalanmaları sonucu bölgeselleşme ve üretim artışı
sağlanabilir.
-Kamu
maliyetlerinde önemli ölçüde tasarruf sağlanabilir.
-Bundan
sonra il yapılacak şehirlere de nüfus ve coğrafya şartı getirilerek, siyasi
kararların önüne geçilmiş olur.
-İllerin
ekonomisi kalıcı olarak uzun vadeli yapılandırılabilir.
-Milletvekili
sayısı daha adaletli bir şekilde dağıtılabilir, bir il’de 16.000 kişinin, diğer
bir il’de de 100.000 kişinin bir vekil seçmesinin kısmen de olsa önüne geçilmiş
olur. Eğer il sayısı 90-100 arası ve 300.000 nüfus kriteri olursa, dar bölge yada
başka bir yol aramadan, daha geniş bir seçmen iradesi oluşur.
-Yeni
düzenlemeyle, siyasi hesaptan uzak olarak bir ilçe merkezi mesafe ve zaman
olarak hangi il merkezine yakınsa ya da ekonomik olarak hangi il ile
bütünleşiyorsa oraya bağlanır. Elbette 5-10 km farktan söz etmiyoruz ama bir
ilçenin 40 km yakınındaki il dururken, 90 km uzaktaki il’e bağlanmasının anlamı
var mı? Örneğin bir köy hangi ilçeye yakınsa oraya bağlı olmalıdır.
-Bir
birine adeta bitişik fakat nüfusu az olan ilçeler birleştirilmek suretiyle, hem
daha güçlü yerel yönetim hem de kamu harcamalarında tasarruf sağlanabilir.
Bunun yerine uzak coğrafyalarda sosyal amaçlı ilçe (ya da Belde) yapılanmasına
gidilebilir. Örneğin ilçe yapılanmasında
mesafe ve nüfus ölçüsü konabilir.
-Bazı
ilçe merkezleri, nüfusa bakılmaksızın, hitap ettiği alana göre kamu hizmetleri
açısından merkezi ilçe statüsünde değerlendirilip, hızlı hizmet akış
sağlanabilir. Ya da bu ilçeler şehir statüsünde değerlendirilebilir. Örneğin,
merkezi ilçe uygulaması ile sağlık, adalet, güvenlik vs hizmetleri daha
rasyonel hale gelebilir. Karadeniz özelinde bakarsak, Bafra, Ünye, Tirebolu,
Beşikdüzü, Araklı ve Arhavi ilçeleri merkezi ilçe statüsündedir. Burada sorun
olan Beşikdüzü ilçesinin Trabzon’a uzaklığı değil, Alaca yaylasından gelen
hastanın Trabzon’a ulaşım güçlüğüdür ya da şehirleşme coğrafyasıdır. Hem ulaşım
hem de şehirleşme açısından coğrafya belirleyicidir.
-Köylerin
statüleri korunarak ilçe belediyelerine bağlanabilir yani ilçe belediye
sınırları tüm ilçe sınırları olabilir ve köyler bu şekilde daha hızlı hizmet
alabilir. Fakat büyükşehirlere ilçe merkezlerinin bağlanması daha rasyonel bir
uygulama olacaktır, çünkü büyükşehir’in köylerden sorumlu olması asli görevi
olan ve nüfus yoğunluğu yüksek olan şehir merkezlerindeki hizmetlere sekte vurur. Yani il genelinde köylerin ilçe
belediyelerine, ilçe merkezlerinin de Büyükşehire bağlı olması bürokrasiyi
azaltacaktır.
Sonuç:
Eğer
tüm illerde bütünşehir uygulaması düşünülüyorsa, nüfus ve mevcut il merkezine
uzaklık temelinde, coğrafyayı ve hizmet mesafesini önceleyerek, il sayısını 90
- 100 sayı aralığında (3-4 coğrafi istisna hariç, en az 300.000 nüfus) belirleyip,
tüm illeri bütünşehir yapmak hizmet iletimini kolaylaştırmaktadır. Bürokrasi
azalmakta ve seçim sistemi de milletvekili dağılımı da daha adaletli
olacağından, tercih edilmesi gereken sistem olarak gözükmektedir.
Bu
durumda:
1-Nüfusu
yüksek ve coğrafyası geniş illeri nüfus kriterine göre daraltmak hizmet akışını
hızlandıracaktır. Örneğin İstanbul’da Pendik (veya Gebze), Beylikdüzü ve batısı,
İzmir’de Ödemiş, Bergama, Konya’da Ereğli ve Akşehir, Ankara’da Polatlı, vs gibi
ilçelerin il yapılması.
2-Nüfusu
yeterli olmayan iller kendi hitap ettiği alana ve mesafeye göre genişletildiğinde
300.000 sınırının üstüne çıkacaktır. Örneğin Amasya.
3-Bazı
illerin il merkezleri nüfus ve mesafeye göre değiştirildiğinde ya da potansiyeli
düşük ve birbirine yakın olup aynı coğrafyaya hitap eden iller
birleştirildiğinde, nüfus olarak güçlenecek ve 300.000 sınırının üstüne
çıkacaktır.
4-Hem
potansiyeli düşük hem de günübirlik hizmet mesafesinde başka bir il merkezi bulunmayan
şehirlerin biraz daha genişletilerek ve ekonomik tedbirlerle (istisnai olarak) il statüsünün devam
etmesi gerekebilir fakat bunlar istisna düzeyinde kalmalı ve siyasi kararlardan
kaçınılmalıdır. Örneğin: Iğdır.
5-Köyler
ilçe belediyelerine bağlanarak statüleri devam edebilir. Gerekirse ilçe
merkezleri bitişik köyleri mahalle yaparak genişleyebilir veya nüfus ölçüsü ile
mesafe örtüştürülerek ilçe sayıları artırılabilir veya azaltılabilir. Fakat
büyükşehirlerin hizmet alanı anakent ve ilçe merkezleri olursa daha güçlü
hizmet akışı sağlanır.
Merkezi
hükümet sadece il yönetimleriyle muhatap olacağı için, siyasi baskı ve vakit
kaybı azalacak, rekabet ve kalkınma da adaletli şekilde yerelden başlayacaktır.
Tüm kamu yönetiminin il bazında planlanması, daha dengeli bir kalkınma sağlayacaktır.
Çözüm
eyalette değil, güçlü yerel yönetim ve geniş yetkili İl sistemindedir.
Sevgiyle
kalın
28
Nisan 2017
Eklenme Tarihi: 27-04-2017
Tweet
Bu sitede yayınlanan yazıların tümünün yayın hakkı www.sadikoyu.com'a aittir.
Yazarın diğer yazılarını görmek için seçin.HENÜZ YAPILMIŞ YORUM YOK
![]() |
Tirebolu – Tirebolu 2 |
Editör | |
![]() |
DEDEM |
Sinan GÜVENDİ | |
![]() |
Kim Utansın? |
Çakır AYŞA | |
![]() |
Dökülüyoruz-1 |
Abdullah Öner MERAL | |
![]() |
BİNLERCE SELAM OLSUN |
Emine GÜVENDİ TEKİN | |
![]() |
YAŞAYAN ANILAR |
Mustafa GÜVENDİ | |
![]() |
EFSANE |
Yakup PİR | |
![]() |
Bu Nasıl Bir Rüya |
Mehmet Güvendi |